İçeriğe geç

Tolgahan Orhan’dan

Selam koyu gri şehir. Merhaba Zaman Kulesi. Sen sadece saat değil, bir sürü insana anısın. Hatırlamazsın ama ben İstanbullu Tolgahan. Uzaktayken gurbet, yanındayken anavatan.

Doğduğumda başlamış İstanbul serüvenim. Bayram ve sömestr tatillerini sayıklıyorum ama ben nedense. Ne demek nedense? Samimiyeti ve çocukluğumdan beri kendimi mutlu hissettiğim gri-sepya karışımı puslu havası. Yürürken içime çektiğim kömür kokusu. Kaloriferli evde büyümenin hüznü ve soba sıcaklığının mutluluğuydu benim için Yenişehir. Sonbahar ve kış çok güzeldi. Yazın sıcaklığı hiç yakışmazdı Demir Çelik manzaralı merdivenlerine. Az gitmedim Mavi Ateş’in Laz Kemaliyle taş tribüne. Beşiktaşlılığımdan olsa gerek ‘Çarşı’ hoş geldin derdi. İstanbul’daki rap müzik camiasındaki arkadaşlıklarımdan ziyade çok samimiydi Onur Park’ın Yenişehir çocukları. Hem de çekirdekli kolalı sohbetleri vardı. Bağlar gazozunu da Yenişehir Sineması’nın önündeki köfteciden içmiştim ilk defa.

Bir Rap konseri sonrası Tolgahan ve arkadaşları…

Tayfun’la trafo da boyadık henüz kedi girmemişken, tren de. Graffiti’yi öğretmişti bana Efe. Çok güzeldi bu şehir 2000’lerde. Sahne de aldık eski sinemada bilette. Her şeyden önce İstanbul’un keşmekeşini unutturuyordu bana. Amcam anlatır hep. Yenişehir’e giderken saçlar limonlanır, kıyafetler ütülenirmiş. Umarım o tarihini hiç kaybetmezsin 1980’lerde bile körüklü otobüsü parfüm kokan mahalle. Geçmişe özlem ve hasretle..

1 replies »

Yorum bırakın