Babam Cemil Kesler, Karabük TSO Başkanlığı, Belediye Başkan Vekilliği yapmış çok sevilen, sayılan bir esnaf, cemiyet insanıydı. Onunla ilgili anılarımı fotoğrafların fonundaki dönemin Karabük’üyle hatırlamak, buraya aktarmak çok kıymetli benim için. Kentin ruhunu, onu yaşayan, geliştiren, katkı veren insanlarla değerlendirip anlamak başka türlü bağlar sağlıyor. Çok sevgili babamla birkaç küçük ama çok özel anımı paylaşmak istedim.
Bazı günler çeyiz mağazamıza uğradığımda babamı, müşterilerin bakmak istediği tüm ürünleri gülen yüzüyle raflardan indirmiş – bazen- epey bir yığın açılıp bakılmış halde görürdüm. En büyük zevkimdi onları tekrar katlayıp poşetlerine koyup yerleştirmek. Bugünkü düzenim taa o günlerden gelir. Çoğu kez “İhtiyacınız olanı alın, sizden para isteyen mi var, müsait olunca ödersiniz” derdi.
Yüksel Erhal döneminde Belediye Reis Vekilliği görevini yürütürken, bazı günler şoför istemek gerektiğinde Belediyeye ben telefon açar, “Babamı almaya gelebilir misiniz? “derdim.. Benim için büyük gururdu, çocuk aklımla
Fakat benim için en özel olan bir tanesi var ki;






Babam herkesle dost bir cemiyet insanıydı.. Hiç ayırım yapmaz, İNSAN olarak değer verirdi. Ve manevi yönü çok kuvvetli idi. Ben, üniversite eğitimim için Konya da iken – bizim jenerasyondan teybe kayıt yapmayan yoktur sanırım- Faruk Tınaz’ın “Yunus Gibi” şarkısını teypteki ses kaydımdan dinlemiş, ellerini açıp “Allah’ım, bana verdiğin evlatlara şükürler olsun” diyerek yüzüne sürmüş ve ağlamış. Annem anlatmıştı bana.. O’na layık evlat olabildim mi bilmiyorum fakat öğrettikleri doğrultusunda yaşamak, insan olabilmeye çalışmak tek gayem. Tüm kardeşlerimle birlikte…